Sayfalar

25 Haziran 2019 Salı

KELT ÖRGÜSÜ SEMBOLÜ

Kelt Sembolleri

Semboller, yaşamımızda gerek doğal gerekse de insan yapımı öğeler olarak bulunur ve bizim yaşam tecrübelerimiz ölçüsünde, bilincimizde veya bilinç dışımızda karşılığını bulurlar. Sembollerin hayatımızda bulunması o sembollerle ilgili evrensel bilgiyi kendi yaşamımızdan veya akaşik kayıtlardan, kollektif bilinçaltından hatırlamamızı sağlar. Semboller taşıdıkları bilgilerin mahiyetine göre kişiyi iyileştirip dönüştürücü etki yaratabilirler. Nitekim şifacılık alanında birçok çalışmada sembollerden yararlanılmaktadır. Örneğin reiki şifacıları sıklıkla reiki sembolleriyle çalışırlar.
Sekiz rakamı, sonsuzluk işareti, örgü, çift yılan gibi semboller insan yaşamının kaynağı olan DNA sarmalıyla ilişkilidir. Kelt kültürüne özgü örgü desenleri de bu sembollerle benzerdir ve içiçe, sarmal, ilerleyen örüntü kelt örgüsü olarak isimlendirilir. Kelt örgüsü bizim yaşam yolculuğumuzu da ifade eder. Bu sembolü kullanmak hayatımızda dönüştürücü etki yapar. Özellikle de enerjimizin tıkandığı, düğümlendiği zamanlarda bu örgüyle enerjiyi açabiliriz, bu nedenle bu örgüye aynı zamanda kelt düğümü adı da verilir.
Kültürümüzde tekstil örgüleri ve saç örgüleri yaygın sembollerdir. Özellikle Selçuklu mimarisinde de çeşitli kelt örgülerini görebiliriz. Çocukların 8 rakamı çizmeleri ve sonsuzluk işareti içeren egzersizler yapmak kelt örgüsüyle şifalanmayı sağlar.
Kelt örgüsü egzersizi örneğini bu videodan izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=eltP5i7Rrp4
İçsel kimliklerimizle  ve tüm yaşamlarımızla şifalı örüntüler dilerim. Şifa zincirine sağlam ilmekler atabilmek ümidiyle. Bütüne şifa olsun.

FUNDA GÜR

23 Haziran 2019 Pazar

ÇAKRALARIMIZ

ÇAKRALAR


Enerji bedenimizde bulunan çakralar fiziksel, duygusal, zihinsel bedenlerimizdeki çeşitli alanlarla ve birbirleriyle bağlantılı olup, bağlantılı oldukları alanların şifalandırılmasında etkin olarak kullanılırlar.
Çok sayıda enerji merkezimiz olmakla birlikte omurga sütunu üzerinde hizalanmış 7 ana çakramız çakra sisteminin temelini oluşturmaktadır. Bu çakralar sırayla kök çakra, sakral çakra, solar pleksus, kalp çakrası, boğaz çakrası, 3. göz çakrası, tepe çakra şeklinde isimlendirilirler ve genellikle Kundalini Reiki’de bu sıra ile çalışılırken Usui Reiki’de ters yönde çalışılır.
Çakraların şekli konik biçiminde, çiçek biçiminde, ışık küresi biçiminde olarak belirtilmiştir. Dönerek, vakumlamak şeklinde, girdap şeklinde hareket ederler. Hint kültüründe çakralar için belirlenmiş semboller mevcuttur. Her çakranın ayrı bir rengi vardır ve bu renkler gökkuşağındaki renk skalasına göre dizilmiştir. Bununla birlikte şifacılar belirli renklerin dışında renkler ve şekiller de görebilmektedir.
Ellerle enerji bedendeki ilgili çakraya dokunarak, o çakrayı imgeleyerek, çakralara semboller çizerek, olumlama cümleleriyle, yüksek titreşimli sözcüklerle, kundalini yoga gibi asanalarla çakralar üzerinde şifa çalışmaları yapılabilmektedir. Ayrıca gerek yaşam yolculuğunda gerekse de şifa yolculuğunda kök çakradan başlayarak sırayla tüm çakralar açılır. Çakraların açılması, çakraların dengelenmesi, çakraların korunması şifacılık çalışmalarındandır. Genellikle reiki eğitimlerinin 2-3 günlük çakra çalışmalarından ibaret gösterildiğini gözlemliyorum ve bu noktada bir Reiki Master/Öğretmen olarak özellikle belirtmek isterim ki çakra çalışması reiki eğitimlerinin temel konularından biri olmakla birlikte reiki bütünsel bir şifa alanıdır, çakra çalışmalarından çok daha geniş ve uzun bir eğitim olmalıdır.
Kök Çakra, çocukluk dönemimizi, yaşam amacımızı, korkularımızı yansıtır. Sakral Çakra cinsel kimliğimizi, yaratıcılığımızı, gizemlere ve ezotorik konulara olan eğilimimizi, anne ve çocuk ilişkilerimizi yansıtır. Solar Pleksus veya Mide Çakrası, sosyal kimliklerimizi, benliğimizi, kabul ettiğimiz ve reddettiğimiz olaylar karşısındaki tutumlarımızı, beklentilerimizi, kıskançlık enerjimizi yansıtır. Kalp Çakrası sevgiyi, duygusal beklentilerimizi, hayal kırıklıklarımızı, sevgiye açık veya kapalı oluşumuzu, aşkımızı, evliliğimizi yansıtır. Boğaz Çakrası sözel veya yazılı ifade yeteneğimizi, sosyal fobilerimizi, sosyal kurallar karşısındaki tutumlarımızı, yarım kalmış iletişimlerimizi, iş yaşamımızı yansıtır. 3. Göz veya Alın Çakrası sezgisel özelliklerimizi, özümüze olan içsel yolculuğumuzu, şifa yolculuğumuzu, görünenin ardındaki görünmeyeni arayışımızı, felsefi kimliğimizi, saf düşünsel yetilerimizi yansıtır. Tepe veya Taç Çakra ilahi olan yanımızı, varlığımızı, tüm yaşamlarımızda ortak olan ruhumuzu, bütünsel olan puzzle içerisindeki yerimizi, şifa çemberindeki konumumuzu, şifacı ve öğretmen kimliğimizi yansıtır. Çakraların birbirleriyle bağlantılı olduklarını ve her konunun aslında birçok çakra ile bağlantısını da şifa çalışması sırasında görebiliriz.
Alem içinde alem olan insan bedeni Güneş Sisteminin 7 kutsal gezegeni gibi ahenkle dönen 7 çakrayı ihtiva ederek bütünselliği oluşturur. Çakralarımızın dünyamızı keşfetmemizde rehber yıldızlarımız olmasını dilerim.

FUNDA GÜR

10 Haziran 2019 Pazartesi

MERİDYENLERİMİZ

AKUPUNKTUR NOKTALARI

Makro kozmosun mikro yansıması olan insan bedenleri tıpkı dünyanın meridyenleri gibi görünmeyen ancak varlığı kabul edilen meridyenlere sahiptir. Fiziksel, duygusal, zihinsel bedenlerimizdeki değişimler enerji bedenimizdeki meridyenleri olumlu veya olumsuz olarak etkiler. Meridyenlerimiz üzerinde çalışmak da fiziksel, duygusal, zihinsel bedenlerimizi etkiler.
Meridyenler, enerji bedende bulunan, görünmeyen ancak varlığı özellikle Çin Tıbbı tarafından kabul edilen enerji yollarıdır.
İnsan bedeninde 12 meridyen mevcuttur. Merkez Meridyen ve Ana Meridyen dahil edildiğinde 14 tane meridyenin varlığı kabul edilir:
1.    Merkez Meridyen,
2.    Ana Meridyen,
3.    Dalak Meridyeni,
4.    Kalp Meridyeni,
5.    İncebağırsak Meridyeni,
6.    Mesane Meridyeni,
7.    Böbrek Meridyeni,
8.    Kan Dolaşımı-Perikard Meridyeni,
9.    Üçlü Isıtıcı Meridyeni,
10. Safra Kesesi Meridyeni,
11. Karaciğer Meridyeni,
12. Akciğer Meridyeni
13. Kalınbağırsak Meridyeni
14. Mide Meridyeni

Dünyanın meridyenleri ile insanın meridyenlerinin arasında da bir uyum olduğu, bu uyumun bozulduğunda insan bedeninin rahatsızlandığı kabul edilir. Bu konuda en bilinen rahatsızlık “Jet Lag” tır ve uzun süren uçak yolculuğu esnasında yaşanır. Biyolojik saatimizin bulunması da makro ve mikro kozmos arasındaki uyumun sonucudur. Makro ve mikro kozmos arasında uyum sağlama yöntemlerinden biri enerji bedendeki meridyenlerin çeşitli enerji çalışmalarıyla şifalandırılmasıdır. 
Meridyenleri dengelemek, meridyenlerin izini sürmek, meridyenler üzerinde bulunan akupunktur noktalarında akupunktur iğneleri uygulamak, enerji masajı, su-jok masajı, şiatsu masajı, usui reiki, değerli taşlarla enerji uygulaması, mıknatıs ile çalışmak, qigong gibi enerji egzersizleri, merkez meridyeni fermuar yöntemiyle korumak gibi tekniklerle meridyenler güçlendirilebilir veya yatıştırılabilir. Bu noktada, enerji çalışmalarının her zaman fiziksel, duygusal, zihinsel çalışmalarla da desteklenmesi gerektiğini belirtmek isterim. Nihai olarak şifa, bütünsel bir çalışmadır.
Aynada gördüğümüz çok şey vardır ve her bir şey ayrı bir sırdır. Ancak görünenin ardındaki görünmeyen deryasında öyle sırlar vardır ki asıl onlar insanı insan yapan unsurlardır. Bütünsel olanla bireysel varlığımız arasında zaten mevcut olan uyumu algılarımız ölçüsünde tekrar yaratabilmemiz ümidiyle. Bütüne şifa olsun!

FUNDA GÜR

MASAL KAHRAMANLARIYLA TANIŞIKLIK

             Aynı yaşamın içerisinde farklı düzlemler de kollektif yaşarız hepimiz. Bu düzlemler farklı boyutlar da ev sahipliği yapar insan...