Bazı öğretiler doğarken
ailemizi seçemeyeceğimizi belirtirken bazı öğretiler ise doğmadan önce yaşam
planımızı oluşturduğumuzu ve ailemizi de yaşam deneyimlerimizi sağlayacak
kişilerden seçtiğimizi belirtir. Yaşam yolculuğumuzda yolumuza çeşitli insanlar
çıkar. Bazılarıyla tanışır ve belirli bir yere kadar hayatımızda kalmalarına
izin veririz. Bazılarının yaşamımızda kalma süresi kısa bazılarının ise
uzundur. Ailemiz ise bizzat içerisine doğduğumuz, yaşamımızın en başından sonlarına
kadar hayatımızda bulunması gereken kişilerdir. Genellikle de yaşam
deneyimlerimizi oluşturmamızı sağlayacakları için aile üyelerimiz bize uzak ve
zorlayıcı karakterlerden oluşabilmektedir. Bununla birlikte onlar bize bir
yandan yaşam amacımızı iyi veya kötü açıdan hatırlatırken bir yandan da bize
ayna görevi görerek gölge yanlarımızı yansıtırlar.
Çocukken genellikle ilk erkek modelimiz babamız, ilk
kadın modelimiz annemiz olur ve bunlar bizim erkek ve kadın arketiplerimizi
oluşturur. Yaşam içerisinde hemcinslerimizle ve karşı cinslerimizle yaşadığımız
paylaşımlarda veya çatışmalarda ilk rol modellerimizin yani anne ve babamızın
etkisi güçlü olur. Eş seçimlerimizde anne ve babamızın benzerini veya tam
zıttını tercih ederken, anne veya baba olduğumuzda da genellikle anne veya
babamızı taklit ederiz.
Genellikle insan yaşamının en büyük denemelerinin
kardeşlerle olduğu belirtilir. En karanlık gölgelerimizi kardeşlerimiz
sayesinde farkederiz.
Annemiz ve babamız, hatta halamız ve dayımız gibi akrabalarımızın fiziksel özelliklerini, gözlerini, gülüşlerini, burunlarını
kendi bedenimizde görebiliriz. Doğduğumuz andan itibaren birileri bizi akrabalarımızdan
birilerine benzetecektir. Fiziksel özelliklerimizin atalarımıza benzerliği
herkes tarafından genel kabul görmekle birlikte daha az farkedilen bir husus
vardır: Yaşam deneyimlerimizin benzerliği. Akrabalarımızın yaşamları üzerine
araştırma yaptığımızda kendi yaşamlarımızla benzerlikler farkedebiliriz. Bazen ise
onların yaşamlarına başkaldırı niteliğinde tam zıt yönde bir yaşamı da tercih
edebiliriz. Bazen onların yaşamlarında yarım kalmış konuları tamamlayabiliriz.
Gizli kalmış konuları açığa çıkartabiliriz. Onların doğrularının vaya
yanlışlarının sonuçları bizim yaşamımızda ortaya çıkabilir. Onların davranışlarının
bedellerini bizler maddi veya manevi olarak ödeyebiliriz.
Yaşam bir bütündür ve tüm insanlar bu bütünün
parçalarıdır. Bir aile soyu ise derin kökleri olan bir ağaç misali birbirinin
içinden doğan dallardan oluşur. Ağacın görünen dalları gibi toprağın
derinliklerinde kök salan dalları da bu bütünün parçasıdır. Sistem, ölü veya
diri tüm atalarımızı bize, bizi de onlara bağlı olarak görür. Bizler her gün
attığımız her adımda atalarımızı temsil ederiz.
Atalarımızın hangi deneyimlerinin yaşamımızı etkilediğini
farketmek hem atalarımızı onurlandırmamızı, hem de deneyimleri özgür irademizle
en iyi şekilde dönüştürmemizi sağlar. Bazen atalarımızdan bize geçen deneyimler
zorlayıcı olabilir. Kimsenin birbirini yargılamaya hakkı olmadığı gibi bizlerin
de atalarımızı yargılamamız doğru olmaz. Ne yapmış olurlarsa olsunlar, onlar
bizim atalarımız oldukları için onların yaşamlarını olduğu haliyle kabul edip
bu yaşamların etkilerini en iyi sonuca dönüştürmek için çabalayabiliriz.
Şifacılıkta atalarla ilgili çalışmalar neredeyse her
alanda karşımıza çıkar. En bilinen çalışma alanı “Aile Dizimi”dir. Atalar
konusunda çalışırken çok hassas olunmalı ve atalara saygı kesinlikle ön planda
tutulmalıdır. Gruplar halinde yapılan çalışmalarda da birlikte çalıştığımız
kişilerin bu konudaki hassasiyetine önem verilmelidir. Enerjisinden emin
olmadığımız kişilerle katıldığımız enerji çalışmaları hayatımızda yeni karmalar
oluşturabilir ve şifalanmak yerine daha büyük sorunlar oluşabilir. Örneğin atalarımızın
bizdeki karmalarından arınmak, onlarla bağımızı kesip atmak değildir. Katılımcı
olduğum ilk çalışmalarda “özgürleşme” adı altında atalarımızla bağlarımızın
kopartıldığını görmüştüm ve bunun yanlış olduğunu farketmem için birçok deneyim
yaşamak zorunda kaldım. Atalarımızın sorunlarını onlardan kaçarak değil onlarla
bütünleşerek çözebiliriz.
Ben geniş ailede büyüyen ve birçok akrabamı tanıyan bir birey
olarak çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Günümüzde çocukların akrabalarını
tanımaları çok önemsenmiyor. Çocuklar kendilerini boşlukta savrulan bir tek
yaprak olarak güçlendirmeye çalışıyor. Bunun yerine çocuklar kendilerini güçlü
kökleri olan bir ağacın birçok dalından ortaya çıkan bir yaprak olarak
betimleyebilmeli.
Ağaçlarımızın kökleriyle dalları bütün olsun.
FUNDA
GÜR