Sayfalar

31 Ağustos 2019 Cumartesi

ZAMAN VE MEKAN

ZAMAN VE MEKAN


Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayırım
inatçı derecede ısrarcı bir illüzyondur.”
Albert Einstein

Doğduğumuzda geceyi gündüzü, dünü yarını bilmeden yaşarız. Sonra önümüze bir zaman çizelgesi ile takvim verilir ve zamanı bölerek sıralamayı öğreniriz. Sonra kolumuza bir saat takılır ve artık günümüzü de programlarız. Bütün bunlar olurkan bir evimiz ve bir ailemiz ile koordinatlarımız mevcuttur.
Büyüdükçe zamanı geçmiş, şimdi ve gelecek diye üç bölüme ayırırız. Ana dilimizde ve çalıştığımız yabancı dillerde en önemli konu zamanı belirten ekleri doğru bir şekilde öğrenmemiz olur. Çok önemlidir zamanı doğru kullanabilmek. Ödevlerimizi tam zamanında yapmak…
Sonra dinlerle ve felsefelerle karşılaşırız. Yaşam, doğumdan önce ve ölümden sonra diye daha geniş bakmaya başlarız zamana. Doğmadan önce neredeydik? “Geçmiş yaşamlarımız vardı” der bazıları. Bazıları der ki “bir kere doğduk ve öleceğiz her canlı gibi”. “Yaşam planımızı hazırlıyorduk, yardım da alıyorduk dünyaya ilişkin” diyenler de vardır. Öldükten sonra nereye gideriz? Bu konuda da türlü türlü fikirler vardır. “Öldükten sonra dirileceğiz” der bazıları, bazıları der ki “tekrar dünyaya geleceğiz” “Ne yapacağımıza karar vermek için dünyanın değerlendirmesini yapacağımız bir çalışma odası verirler belki bize” diye umar bazıları. Bazıları der ki “olduk biz artık, başka gezegenlere gidelim, dünyaya gelirsek de buradaki zavallılara yardıma geliriz” Bazıları der “dünya bize bir ödül” bazıları der “dünya bir arınma yeri”. Genellikle de “dünya bir okul” diyenlere rastlarız. Peki öldükten sonra kim nereye gidecek? Sevap işleyenler cennete, günahkarlar cehenneme. Ama önce herkes sorgu sual yerinde bir toplanacak arafta.
Son yıllardaki araştırmalar neticesinde zaman ve mekan kavramları oldukça değişti. Artık zaman geçmiş, gelecek, şimdi diye üç bölümde sıralanmıyor. Önce “dikey zaman” ile tanıştık. Sonra kadim kültürlerdeki “düş zamanı” nı hatırladık. Şimdi tüm zamanların bir noktada birleştiğinde hemfikir olduğumuzu düşünüyorum. Artık “geçmiş yaşam, ölümden sonra” gibi kavramların yerini de “paralel evrenler”, “çoklu mekanlar” gibi kavramlar aldı. Ölüm ve yaşam gibi zıt kavramların da dünya düalitesinden çıkıldığında aynı oldukları görülecektir.
38 yaşında “zaman ve mekan” konusunda geldiğim son noktayı sizlerle paylaşmak istiyorum: Yaşarkan aynı zamanda ölü olabilirim. Şu anda geçmişte veya gelecekte yaşıyor olabilirim. Burada bulunurken aynı anda başka evrenlerde de bulunabilirim. Aynı anda insan da başka bir varlık da olabilirim. Bütünün hem parçasıyım hem kendisiyim. Tüm atalarım da içimde. Tüm insanlar da tüm diğer varlıklar da. Her an her şey olabilir, bence hepsi mümkün.
Bir zamanlar bir Funda varmış. Bir varmış bir yokmuş…

FUNDA GÜR

26 Ağustos 2019 Pazartesi

YILDIZ HARİTALARI



           “Yukarıda neyse, aşağıda da o” Eski Mısır Sözü

           Astrolojik yorumlama “horoskop”, “doğum haritaları” isimleri verilen yıldız haritaları üzerinde yapılır. Doğum haritalarını oluşturmak tecrübeli astrologlarca yapılabilmekte olup günümüzde birçok internet sitesindeki otomatik sisteme bilgilerimizi girdiğimizde doğum haritamıza ulaşabilmekteyiz. Yıldız haritasında güneş burcu, yükselen burç, ay burcu, ay düğümlerievlerde yoğun olan planetler tespit edilip yorumlanabilir.                                           
            Eski uygarlıklarda astroloji ve astronomi birbiriyle örüntülü olarak çalışıyordu. Hatta din, felsefe, bilim insanları aynı zamanda astroloji ve astronomi bilgisine de sahipti. Mimari yapılar yıldızlarla bağlantılı olarak konumlanıyordu ve bu yıldızlarla bağlantısı o yapıların dini yönünü de yansıtıyordu. Bugün bu yapıları araştırdığımızda üzerinde astrolojik öğeler olduğunu görürüz. Günümüzde astroloji din, felsefe, bilim dışına itildiği gibi astronomi ile astroloji de birbirinden kesin olarak ayrılmıştır. Astronomi bilim olarak kabul edilirken astroloji genellikle yorumlama sanatı olarak değerlendirilmektedir.
     Astroloji, temelinde dünya merkezli bir bilimdir. Gezegenlerin Güneşin etrafında döndüğünü kabul etmekle birlikte gezegenler dünyadan bakılarak yorumlanır. Güneş sistemindeki Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn gezegenleri kabul edilirken Uranüs, Neptün ve Plüto hesaplamalarda kullanılmaz. Güneş ve Ay da gezegen olarak kabul edilir. Böylece gezegenler Dünya merkeze aldığında sırasıyla Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter, Satürn olarak kabul edilir. Bazı öğretilerde bunlara 7 kutsal gezegen de denir.
Zodyak” sözcüğü Yunanca kökenli bir sözcük olup “Yaşam Çemberi” veya “Canlı Varlıkların Çemberi” anlamına gelmektedir. 30’ar derecelik 12 burçtan oluşan burçlar kuşağını ifade eder. Zodyak’ı oluşturan 12 burç: Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova, Balık. Son dönemlerde Zodyak’ta genişleme olduğu ve 13. Burç olan Yılan'ın da bu kuşağa katıldığı belirtilmektedir.
      Burçların her biri yılın belli dönemini ve mevsimleri ifade ettiği için burçlar mevsimlerle bağlantılı olarak yorumlanır. Mitolojik hikayelerde ve mevsimlerin gelişinin ritüellerle kutlandığı kadim uygarlıklarda burçlara sık rastlarız.
            Burçlar 4 element ile de bağlantılı olarak gruplanır: Toprak, Su, Hava, Ateş. Aynı gezegene bağlı farklı burçlar aynı elemente bağlı olmalarına ya da karşıt elemente bağlı olmalarına göre yorumlanabilir. Burçlar arasındaki uyumda da genellikle bu elementlerin uyumu ve birbirine etkisi değerlendirilir.
 Dünyanın ilk kurulduğu andan itibaren burçlar zamanda çağlar olarak belirir. Burç çağlarını en çok dinlerde ve mitolojilerde görürüz.  Buradaki sembolleri yorumlama bize dünya tarihi hakkında engin bilgiler sunmaktadır.
        Güneş, Burçlar Kuşağı Zodyak üzerinde bir yılda bir tam tur yapar ve bu tur sırasında gezegenler arasında olup bitenler o burçları etkiler. Günlük, aylık, yıllık astroloji yorumları bu turun yorumlanmasıdır.
           Dünyanın kendi etrafındaki dönüşünden hareketle gökyüzünün dünya üzerindeki turu oluşur ve bu turda 12 ev konumlanır. Gezegenlerin bu evlerdeki geçişi de o gezegenin özellikleriyle ilgili ev arasında ilişki oluşturularak yorumlanır. 12 ev: 1.ev-kendinin farkına varmak fiziksel beden, 2.ev-kişisel kaynaklar ve para, 3.ev-yakın çevre etraf kardeşler, 4.ev-iç dünya yuva, 5.ev-kişisel yaratıcılık çocukluk, 6.ev-günlük hayat, hizmetlerimiz, 7.ev-başkalarının farkına varmak evlilik, 8.ev-paylaşılan kaynaklar ölüm, 9.ev-geniş ufuklar, uzaklara yolculuk, 10.ev-dış dünya ve iş meslek, 11.ev-grupsal yaratıcılık arkadaşlar 12.ev-inziva sıkıntı ve sorunlar.
      Kürelerin Harmonisi” kavramıyla müziği ve felsefeyi harmanlayan Pyhtagoras anısına bu videodaki gezegenlere ait seslerin bizlere ilham olmasını dilerim: https://www.youtube.com/watch?v=eEdp4nnRWcI
Her insan gökyüzünün sadece ona özel olan bir anlık zaman diliminde dünyaya gelir. Bu yüzden her insan biriciktir. Ve hepimiz gökyüzünün bir parçası olan yıldızlarız. Yıldız haritalarımızın rehberliğinde yıldızlarımızın parlaması ve evrene ışık olması dileğiyle.

FUNDA GÜR

25 Ağustos 2019 Pazar

RÜYALARIMIZ

RÜYALARIMIZ


           “Rüyalar varlığa yol gösteren kelimelerdir.Carl Gustav Jung

Yaşadığımız dünyanın bir yanılsamalar dünyası olduğu, doğmadan önce ve öldükten sonra temas edeceğimiz gerçek alemlere ise bu dünyadayken ancak rüyalarımızla ulaşabileceğimiz kabul edilir.
Tüm insanlar günün genellikle 7-8 saatini uyuyarak geçirir. Bu uyku sırasında fiziksel bedenimiz dinlenirken bizler enerjetik, duygusal ve zihinsel olarak başka yaşamlarda yaşamaya devam ederiz. Bu yaşamlar yaşadığımız dünyaya ilişkin küçük soruların büyük cevaplarını sunar bizlere. Daha bütünsel bakabildiğimiz, geçmişi ve geleceği şimdide değerlendirebildiğimiz, semboller aracılığıyla mesajlar alabildiğimiz, ilham yoluyla yaratıcılığımızı geliştirip her gün kendimizi yeniden yarattığımız, gündelik sorunların acısından özgürleşip bilge bir kimlikle uyandığımız hakikat alemidir rüyalar alemi.
Bu yaşamda gözlerimizi kapatıp rüyalara uyanmak yaratılışımızın gereği olmakla birlikte rüyaların hakikat bilgisiyle bağlantısını farkeden birçok kişi uyanık olarak da rüya görebilmekte ve gün içerisinde örneğin öğle vaktine düş zamanları yerleştirmektedir. Rüyanın doğal akışını bozmamak, rüyayı yönlendirmeye çalışmamak önemlidir.
Rüyaların sembolik anlamlarını yorumlayabilmek için öncelikle rüya gördüğümüzü bilmek, ne gördüğümüzü hatırlamak, gördüğümüz rüyadaki unsurların sembolik olarak bazı bilgiler ilettiğini farketmek ve bu bilgileri yorumlamak önemlidir. Rüyalar yalnızca o rüyayı gören kişi tarafından yorumlanmalıdır. Ancak rüyayı gören kişi yorumlar ve rüyaya göre davranırsa rüya amacına erişmiş olur. Bu nedenle başka bir kişinin sizin rüyanızı yorumlaması sizin yapmanız gereken yorumun önünü kapatmış olur ve rüya amacına ulaşmaz. Kimsenin rüyalarınızı yorumlamasına izin vermemenizi ve özellikle de “rüya tabirleri” adı altındaki yazılardan uzak durmanızı tavsiye ederim. Bir rüyanın yanlış yorumlanması sizin de, yorumunuza müdahale eden kişinin de karmasını etkiler. Eğer rüyamızı doğru olarak yorumlayamazsak yani verilen mesajı alamazsak aynı rüyayı tekrar tekrar görürüz. Tekrarlanan rüyaları özellikle tespit edip bu rüyalar üzerine çalışmak gerekebilir.
Sabah uyandığımızda genellikle son gördüğümüz rüyayı hatırlarız. Oysa gece boyunca birçok rüya görmüşüzdür. Daha fazla rüya hatırlamak için gece belirli saatlerde uyanmak ve uyurken yanımızda defter bulundurup rüyamızı yazmak önerilir.
Gereken rüya ve mesajı alındığı takdirde bazen bir saat uyumak bile yeterli olabilir. Birçok kez de rüyamızın yarım kaldığını düşünüp tamamlamaya çalışırız. Yarım kalmış bir rüyamız varsa başka bir zaman kendini tamamlatacaktır, özel bir çaba göstermemiz gerekmez. Bu yüzden arkası yarın dizileri gibi devam eden rüyalar vardır.
Rüyalarımızda çocuk, genç, yaşlı kimliklerimizden, rehber ve koruyucu varlıklarımızdan rehberlikler alırız. Bu nedenle uyumak bir nevi ritüel gibi görülmeli, kutsal varlıklarla karşılaşmaya hazır olarak uyumalıyız. Uyku öncesi şifa çalışmaları yapmak rüyamıza şifa zincirini davet edebilir. Böylece rüyamız bizi dönüştürür.
Genellikle belirli bir konuda kararsız kaldığımızda ya da bir soruyu yanıtlamamız gerektiğinde karar vermemiz için en doğru zaman sabah uykudan uyandığımız andır. Aklımızdaki bir soruyu sorup uyuduğumuzda sabah cevabı biliyor olarak uyanırız.
Rüyanın içindeyken rüyada olduğunu biliyor olmak hem evrensel hem yaşamsal olarak çift bilinçle rüya görmektir ki bu rüyalar bilinçli dönüşüm için çok daha önemlidir.
Rüyalarınız sizi tüm yaşamlarda aynı anda büyüten rehberleriniz olsun.

FUNDA GÜR

21 Ağustos 2019 Çarşamba

EN DERİN KORKUMUZ

EN DERİN KORKUMUZ

En derin korkumuz, yetersiz olmamız değildir.
En büyük korkumuz, sonsuz güce sahip olmamızdır.
Kendi karanlığımızdayken kendi ışığımızdan şüpheye düşeriz.
Kendimize sorarız:
“Ben kimim ki ışıl ışıl, coşkulu, sevilen ve harika biri olayım?”
Siz Tanrı’nın bir çocuğusunuz.
Eğer kendinizi kısıtlarsanız, bu dünyanın işine yaramaz.
Eğer etrafınızdakiler güvensiz hissetmesin diye
kendinizi küçültürseniz
bunun aydınlanmayla hiçbir ilgisi olmaz.
İçimizdeki Tanrı’nın ihtişamını gerçekleştirmek için doğduk.
O, sadece içimizden bazılarında değil,
her insanın içinde yer alıyor.
Kendi ışığımızın parıldamasına izin verdiğimizde
bilinçsizce diğer insanlara da
aynı şeyi yapmaları için izin veriyoruz.
Kendi korkumuzdan kurtulduğumuzda
bizim varlığımız,
müdahalemiz olmadan
diğerlerini özgürleştirecek.

(Nelson Mandela)

19 Ağustos 2019 Pazartesi

FENG SHUİ

FENG SHUİ

Feng (rüzgar) ve Shui (su) kelimelerinin birleşiminden oluşan Feng Shui, evrenselyaşam enerjisi Chi’nin yaşanılan mekanda serbestçe dolaşmasına izin vermektir.
Her türlü şifacılık çalışması öncelikle şifa yapılacak mekanın enerjisinin temizlenmesiyle başlar. Enerjinin temizliği fiziksel olarak toz ve kirden arındırma şeklinde olduğu gibi hava enerjisini adaçayı ile temizlemek ve mum yakmak gibi çalışmalar mekan enerjisini dönüştürücü etki yaratır.
Yaşanılan evin konumu, odaların konumu, eşyaların yerleştirilme şekli, aksesuarlar, eski ve yeni eşyaların enerjisi, bizde soğuk ya da sıcak etki yaratan alanlar vb. konular feng shui kapsamında değerlendirilir.
Çin’de Toprak-Metal-Su-Ağaç-Ateş olmak üzere beş elementin yaşamımızı etkilediği kabul edilir. Bu elementlerin birbirine dönüşebilme özelliğine ve yönlerine göre mekandaki objeler konumlandırılır. Böylece enerjinin akışı sağlanmış olur.
8 Gua ve bir merkezden oluşan Ba Gua öğretisi Çin’in astroloji haritasıdır. Feng Shui çalışmalarında Ba Gua'ya göre evi 9 bölüme ayırırız, eşyaları Ba Gua’da bu bölümlere karşılık gelen konulara göre gruplandırırız. Böylece evimizde Kariyer, Kişisel Gelişim, Sağlık ve Aile, Zenginlik ve Bolluk, Ün ve İtibar, Aşk ve İlişki, Yaratıcılık ve Çocuklar, Destek ve Yolculuk gibi alanlar oluşur. Bu çalışma sadece evlerde değil işyerlerinde, okullarda, şehirlerde de yapılabilir.
Evin ön ve arka kapısı, aydınlatma, sivri köşelerin yumuşatılması, renklerin enerjilerine göre tercih edilmesi, enerjiyi yumuşatan çiçeklerin ve rüzgar çanlarının kullanılması, eşyaların kapı veya pencereye göre konumu feng shui de önemlidir.
Çin’deki Kaplan ve Ejderha uyumunu temsil eden figürler, turna kuşu, kaplumbağa  özellikle Çin’deki feng shui çalışmalarında sık tercih edilir.
Evlerimizdeki düzenle kafamızın içindeki düzenin birbirini ne kadar etkilediğinden yola çıkarsak, evlerimizdeki enerji akışı zihnimizdeki düşünce akışını da sağlayacaktır. Mekanlarınız pozitif enerjilerle dolsun.

FUNDA GÜR

17 Ağustos 2019 Cumartesi

ŞAMANİK YOL


       
ŞAMAN

               Şaman, aynı anda bir ayağıyla günlük yaşamda yürüyen, diğer ayağıyla spiritüel dünyada yürüyen demektir. Şamanik Şifa, hayati güç, yaşam kuvveti, bütünlük anlamına gelir. Şifa Çemberi, hayatı bir çember içinde anlamanın yoludur. 
        Ülkemizde “şaman” kelimesi genellikle Eski Türklere özgü bir inanç sistemi olarak bilinmektedir. Bu tanım doğru olmakla birlikte yeterli değildir. Çünkü şamanlar sadece Eski Türklerde değil, dünyanın her yerinde, en eski çağlardan beri yaşamış ve yaşamaya devam etmektedir. Genellikle efsane temelli evren tasavvuruna sahip olan topluluklarda, kabilelerde şamanik gelenekler varlığını daha uzun sürdürmekteyken, yerleşik topluluklarda da şamanlara rastlanabilmektedir. Kızılderililer, Aborjinler, Maya Şamanları en bilinenlerdendir.
        Şamanik Şifa Çemberinde dört temel yön, merkez, aşağı, yukarı konumları mevcuttur. Yeryüzüne ait konular 4 grupta incelenir: 4 Element, Toprak Ananın 4 Krallığı, Yönler, 4 İnsan Irkı, 4 Renk, 4 Mevsim…Ruh dünyasının yapısı ise üçlüdür: Var olan her şey, Dişil olan her şey, Erkek olan her şey. Kainat 4+3=7 günde yaratılmıştır. Yaratıcının rüya sayısı 7’dir.
          Şamanlar, sıradan olmayan gerçekliği Yukarı Dünya, Alt Dünya ve Orta Dünya diye üç bölüme ayırırlar. Şamanik Yolculuk çalışmaları bu dünyalara yapılır. Klasik masalların çoğunda bu yolculuklar anlatılır.
        Alt dünya, içgüdüsel bilgeliğin dünyasıdır. Dünyasal konularda, günlük yaşamımıza rehberlik için bu dünyaya yolculuk yapabiliriz. Yolculuğa genellikle ağaç gövdesi, yanardağ, yerde bir delik, mağara, göl, akarsu, asansör gibi yere inmemizi sağlayan imgelerle başlanır. Yolculuğumuzda erk alanımızı ve erk hayvanımızı tespit edip, çalışmalarda erk hayvanımızdan yardım alabiliriz. Bu havyan yerine doğada bulunan başka bir nagual de bu dünyada bize rehber olabilir.
        Yukarı dünya, evrensel bilgilere sahip, bizlere insan formunda görünen, felsefi ve ruhani rehberlerin, kozmik varlıkların, ulu ve bilge büyüklerin evidir. Buradaki rehberlikler bize büyük resmi göstermektedir. Ruhsal rehberimizle burada karşılaşırız. Bu yolculuklara çıkarken kullanılan imgeler ipe tırmanmak, ağaca tırmanmak, fasülye sırığı, merdiven, dağın tepesi, hortumla yükselmek, gökkuşağına tırmanmak, bacadan çıkmak, uçan bir hayvanın kanadına binmek gibi yukarıya çıkmamızı sağlayan imgelerdir.
        Orta dünya, yaşadığımız fiziksel dünya içerisindeki hem sıradan hem de sıradan olmayan gerçekliktir. Psişik olgular, paranormal olaylar, düşünce formları, hastalıklar, ölümler bu alandaki çalışmalardır. Şifacı Şamanlar genellikle bu alanda çalışırlar.
          Şamanizmde ağaçlar, hayvanlar, ay, yıldızlar vb. ile aynı ruhun parçaları, bir ve bütün olduğumuz kabul edilir. Çember şekli bu bütünlüğü ifade etmek için de kullanılır. Atalar da Şamanların çok önemli kutsal varlıklarıdır. Her konuda kökene başvurmak esastır.
           Şaman olmak bir meslekten ziyade liyakat ile verilmiş bir lütuftur. Şamanik yolculuk eğitimleri almakla ya da şamanlarla birlikte yaşamakla hemen şaman olunmaz. Şamanlar da kendileri için “şaman” tabirini kullanmaktan imtina ederler. 
          Şamanizm konusunda çalışmak isteyen kişi çevresindeki insanları ya da doğayı doğal olarak iyileştirir ancak aslolan kendini iyileştirmesidir. Zaten bütün, parçalarının iyileşmesiyle iyileşecektir.
            Şamanik yolculuk yöntemlerinden biri düş zamanına yolculuktur. Düş zamanının fiziksel yaşamımızla paralel olan yaşamımızı ifade ettiği düşünülebilir.
            Çember şeklinde yapılan şifa çalışmalarından en ünlüsü yıldız kızı çemberidir. Hem ışık hem gölge yanımızın bütünleştiği çalışmadır yıldız kızı çemberi.
        Şamanik çalışmalarda davul, zil vb. enstrümanlar çalarak ritm ile çalışılır. Bazen bireysel ya da kollektif danslar da uygulanır. Bu danslar ya belirli bir enerjiyi hissetmek için belirli varlığın dansı veya doğa olaylarının oluşumunu yansıtan figürler olabilir. Şaman dansında belirli bir kareografi belirlemek yerine enerjinin bedenden akıp geçmesine izin verilerek serbest dans daha çok tercih edilir. Zaman zaman dans eden şamanlar maske ya da kostümler giyebilir. Belirli hayvanların postlarını, dişlerini vb. bedenine asabilirler.
            Bireysel olarak şamanik yolculuk yapılabileceği gibi gruplar halinde de çalışılabilir.
Şamanik topluluklarda her kabilenin bir şamanı olur ve o kabilede birinin hastalığında, doğumlarda, ölümlerde, önemli kararlarda bu şamanın rehberliğinde şifa yapılır.
Şamanik Yolculuk benim hayatımda da çok önemli olmuştur. Katıldığım şamanik eğitimlerde dönüştürücü etkiler yaşayarak önemli farkındalıklar geliştirdim. Eğitimlerim devam ediyor. Zaten şamanik yolculuk uçsuz bucaksız bir derya. Yaşamın başı sonu olsa bile şamanik yolculuğun ilk ve son durağının olmadığını düşünüyorum.
Son dönemlerde Masal Anlatıcılığı eğitimiyle yöneldiğim masallar dünyasının aslında şamanik yolculukları anlatması beni şaşırtıyor. Okuduğunuz masallarda bu etkileri izlemek çok keyifli oluyor, tavsiye ederim.
Herhangi bir konuda çalışan şifacılar zaman zaman şifa kanalından gelecek rehberliklere ihtiyaç duyarlar. Böyle zamanlarda Şamanlar hemen yardıma koşar. Dünyanın her yerinde yardıma ihtiyacı hissedebilecek duyarlılıkta Şamanlar hem insanlara, hem de ormanlara, hayvanlara, çeşitli olaylara yardıma hazır bekler. Ulu Şamanlar rehberiniz olsun.
Profesör Alberto Villoldo’nun “Işıldayan Beden” isimli videosunu bu linkten izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=5X7LIDGePfE

FUNDA GÜR

MASAL KAHRAMANLARIYLA TANIŞIKLIK

             Aynı yaşamın içerisinde farklı düzlemler de kollektif yaşarız hepimiz. Bu düzlemler farklı boyutlar da ev sahipliği yapar insan...